18 Ocak 2017 Çarşamba

TAR202U-ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ KONU ÖZETİ

CUMHURİYET’İN İLK YILLARINDA TÜRKİYE’NİN GENEL GÖRÜNÜMÜ
Nüfus: İstatistik Türkiye’nin nüfusu 1927 yılı verilerine göre 13.648.270 kişidir. Ülke genelinde 63 il, 328 ilçe, 699 bucak, 39.901 köy vardır. 1927 yılı nüfus verilerine göre; nüfusun 6.563.879’u erkek, 7.084.391’i kadındır.Bu nüfusun %24.2’si şehirlerde, %75.8’i köylerde oturmaktaydı. Kısacası kırsal  nufusu kapsar.
SAĞLIK: büyük yerleşim merkezlerinde toplamda, devlet hesabına ve serbest  çalışan tüm sağlık personelini kapsayacak şekilde 1928 yılı itibarıyla 1.078 doktor, 130 hemşire, 1.059 sağl›k memuru ve 377 ebe mevcut görünmektedir. Kabaca bir hesapla 12.661 kifliye bir doktor düşmektedir.
EĞİTİM:
Ankara’da toplanan Maarif Kongresi(15-21 temmuz) ile eğitim alanında yapılması gereken atılımlar değerlendirmeye alınmıştır.
Tarım                   
Osmalı toplumu büyük oranda bir tarım toplumu idi. 1927 tarihli tarım sayımına göre ülkede mevcut nüfusun % 67.7’si çiftçilik yapmaktayd›. Devletin batısında Trakya, İstanbul, Bursa ve Kocaeli kesiminde bu oran önemli ölçüde düşşükken Orta ve Kuzey Anadolu’da ortalamanın üzerindeydi. Bu nüfusun aile başına işlediği toprak miktarı ortalama 25 dönüm civarındadır. Coğrafi yapnın müsait, arazinin verimli olduğu Akdeniz Bölgesi’nde bu miktar 40, Trakya’da 60 dönüme kadar yükselmekteydi. Artvin, Van, Bitlis, Ordu gibi engebeli coğrafyaya sahip illerde ise 8-10 dönüm aralığına tekabül etmekteydi. 1927 yılı itibariyle  tarım yap›lan alan ise 43.637.727 dönümle sınırlı olup ülke yüz ölçümünün % 4.86’s›na karşılık gelmektedir. Ekilen topraklar›n %89.5’inde tahıl, %3.9’unda baklagil yetiştirilmektedir.

Ulaşım
Osmanlı devletinin 19. Yüzyılların sonuna denk geldiği demiryolu projesi sermaye olmadığı için yabancı finansörlerin yardımını alabilmek için bu prje kullanılmıştır. Demiryolu ile ulaşıma büyük önem veren Cumhuriyet hükûmetleri hat uzunluğu ve sayısının artırrmanın yanında önemli orandamillileştirme faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Devleti’nden devralınan demiryolu ulaşımında 1923 yılı itibarıyla hat uzunluğu 3.756 km, tren kilometresi 1.427.000 km idi. 1938 y›l›na gelindiğinde ise 7.148 km hat uzunluğuna karşın tren kilometresi 15.598.000 km olmuştur. On iki yıllık savaş döneminin yıkımlarına karşın onbeş yılda ortaya konulan %100’lük artış dikkate değer bir gelişmeyi işaret etmektedir.
Ekonomik Durum
1923 yılında yapılan 497.000 ton ithalatın değeri 87.000.000$=145.000.000 lira iken yine 1923 y›l›nda gerçekleştirilen 368.000 ton ihracat›n değeri 51.000.000$=85.000.000 lira olmuşur. Bir diğer ifade ile devletin dış satımı dış alımını karşılamakta yetersizdi. Ülkede kişi başına düşen millî gelir ise 75.7 lira( 45.3 $) dır.. Söz konusu sektörler açısından sadece sanayi gelirlerinde yaklaşık %150’lik bir artış söz konusudur. Tarım ve hizmet sektörleri genel artış oranında kalmışlardır. Cumhuriyet’in ilk on beş yıllık döneminin sonunda, arada yaşlanan dünya iktisadi buhranına rağmen önemli bir gerileme söz konusudur. Nitekim, 1938 yılında gerçekleştirilen 844.000 ton ithalatın karşılığı olarak 119.000.000$ = T150.000.000 ödenirken aynı yıl yap›lan 1.447.000 ton ihracatın geliri 115.000.000$= T145.000.000 olmuştur(1927 ekonomik buhranın etkileri hala görülmektedir.)
İDARi DÜZENLEMELER
İtilaf Devletleri’nin Sevr antlaşmasını türklere zorla kabul ettirmek için yunanlılara destek vermişti;fakat yenilgilerinden sonra birinci safha bitmiş olup ikinci safha olan türkiyeyi çağdaşlaştırma ve mordern devletlerin en üst seviyesine çıkarma aşaması olacakdı.
Devlet Millet Birlikteliği için ilk Adımlar
Düşman işgalinden kurtarılan ve kurtarılacak yerlerde de kurulacak siyasi idarenin hazırlıklarını yapan Mustafa Kemal daha Yunan askerini takibin devam ettiği günlerde izmir Valiliği için Konya Valisi Abdülhalik Bey’i görevlendirmelerini hükûmete önerdi. Bu şekilde idari boşluk egellenecekdi.
Ekonomik Düzenlemeler
6 Eylül 1922 tarihli bir bakanlar kurulu kararı düşmanın yakıp yıkarak terk ettiği yerlerdeki halkın mağduriyetini gidermek, sefaletine engel olmak için yine halkın yardıma çağırılmasını emrediyordu. Düşman işgalinden kurtar›lan yerlerdeki durumu inceleyen hükûmet ise acil olarak yapılacaklarınhukuk, idare ve sağlık üçgeninde gerçekleştirilmesini istiyordu. Çözüm yollarının AdliyeDahiliye ve Sıhhiye Bakanları’ndan oluşan bir kurul tarafından hükûmete önerilmesi ilk adım olarak kabul edilmiştir. Askerî başarılarının kalıcı olabilmesini iktisadi sahadaki başarılara bağlayan Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti, mevcut bütün imkânlarını üretimi artırrmak için seferber etmek zorundaydı. Ayrıca iş gücünü artırrmak için ekim ve hasat zamanlarında ağır cezaya mahkûm olanlarn dışındaki  bütün hükümlülerden yararlanma yoluna gidilmiştir. Üretime ayrılacak gücü bir an evvel artırrmak mecburiyeti, hükûmeti askerlerden de yararlanmaya sevk etmiştir. Üretim ihtiyacına bağlı olarak, uygulama sonraki dönemde de devam ettirilmiştir. Barış zamanında askerlere bulundukları yerin ziraat kuruluşları tarafından yeni ziraat usullerinin uygulamalı olarak öğretilmesi kararlaştırılmıştır. Askerî birliğin olduğu yerde zirai müessese yoksa millî Savunma Bakanlığının talebi üzerine iktisat Bakanlğı geçici olarak fen memurları ve ziraat aletlerini temin etmekle görevlendirilmiştir.
idari Düzenlemeler
Savaştan sonra ilk adımlardan biri Mondros Mütarekesi günlerinde itilaf Devletlerinin baskıları sonucu idam edilen “şehid-i millî” Boğazlıyan  eski kaymakamı Kemal Bey’in eşi ve çocuklarına vatana hizmet tertibinden yeter miktar  maaş bağlanması olmuştu. Tehcir suçları iddialarından dolayı gözaltında olanların serbest bırakılarak öylece mahkemelerinin devamına karar verilmesi izlemiştir. Yeni devlet haksızlığa uğrayan elemanlarına sahip çıkarak, itibarlarını iade etmekle işe başlamış oluyordu. Hükûmet daha Mayıs 1922’de yurt dışına gidecek vatandaşlara verilen pasaportlardaki iznin padişah adına olan fleklini Türkiye Büyük Millet Meclisi namınaçevirerek ülke ve millet adına söz söyleme yetkisini fiilen kullandığını ortaya koymuştu. Bunu tapu senetlerinin üzerindeki padişah tuğrasının  yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi adının konması ve senetteki “sened-i hakanî” ibaresinin yerine “millî” sıfatının eklenmesi takip edecektir. 6 Ekim 1923 tarihinde çıkarılan bir kanunla Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Savaşı’ndan önce millî orduya katılarak istiklal Mücadelesi’ne dahil olan her dereceden askeriye mensubunun ordunun barış durumuna geçişinde maddi ve manevi mağdur edilmemesine yönelik tedbirler alınmıştır.
Askeri Düzenlemeler
Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1923 tarihinde seferberliği kaldırmıştır. Mustafa Kemal Meclis ikinci dönem çalışmalarına başlarkenGenelkurmay Başkanı ve Batı Cephesi Komutanı Mareşal Fevzi Paşa’yı görevleri üzerinde kalmak kaydı ile karargâhıyla 27 Temmuz 1923’teAnkara’ya getirtmiştir. Batı Cephesi karargâhı da cephe ile ilgili işlemlerini tamamladığı gerekçesiyle Genelkurmay başkanlığının teklif ve Başkomutanlığı  uygunu ile 1 Eylül 1923 tarihinden itibaren de lağvedilmiştir. Ordunun savaş durumundan barış hâline geçirilmesi çalışması sürecinde5 Ağustos 1923 tarihli Hazar Kuruluş ve Konuş Projesi uygulanmıştır. Türk Kara Kuvvetleri, üç ordu müfettiflliği, dokuz kolordu, on sekiz piyade tümeni, üç süvari tümeniyle izmir, Çatalca, Erzurum ve Kars Müstahkem Mevkilerinden oluşturulmuştur.. Birinci Ordu Karargâhı Ankara, ikinci Ordu Karargâhı Konya, Üçüncü Ordu Karargâhı Diyarbakı  olarak belirlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Disqus Shortname

Comments system